Hayranları arasında Akira Kurosawa, Martin Scorsese, Roman Polanski gibi yönetmenlerin de bulunduğu 1960 yapımı gerilim klasiği “Kızgın Güneş” (Plein Soleil, 1960), restore kopyasıyla Bir Yaz Gecesi Festivali’nde. Edebiyat tarihinin en rahatsız edici karakterlerinden biri olan Tom Ripley’e Alain Delon’un hayat verdiği filmi mercek altına aldık.
KUNDURA BLOG | MERCEK
https://www.youtube.com/watch?v=tWnvLNTzt-k
Çağdaş polisiye edebiyatın kraliçesi Patricia Highsmith’in “The Talented Mr. Ripley” (Yetenekli Bay Ripley, Can Yayınları) adlı romanından uyarlanan “Kızgın Güneş”, zekice kurgusu ve sürprizlerle dolu senaryosuyla seyirciyi diken üstünde tutan bir gerilim klasiği.
Fransa ve İtalya ortak yapımı olan film, “The Battle of the Rails” (1946), “Forbidden Games” (1952), “Gervaise” (1956), “Paris Burning” (1966) gibi klasiklerin de yaratıcısı Fransız yönetmen René Clément’in imzasını taşıyor. Senaryosunu, “Les biches” filmiyle de tanıdığımız Paul Gégauff ile birlikte yazan Clément, romanının ürkütücü atmosferini ustalıkla perdeye aktarıyor.
Alain Delon’un baştan çıkarıcı performansıyla da kültleşen film, hırslı ve kurnaz bir genç olan Tom Ripley’i odağına alıyor. Amerikalı varlıklı bir aile tarafından görevlendirilen Ripley, İtalya’da gününü gün eden hovarda oğulları Dickie’yi evine dönmesi için ikna edecektir. Entrikalarla yakınlaştığı bu genç adamın bolluk içindeki hayatını gıptayla izleyen Ripley, takıntılı bir arzuyla Dickie olmak isteyecek ve bunun için bir sonraki adıma geçmekten çekinmeyecektir.
Tom, yalanlar, entrikalar ve tehlikeli durumlarla dolu bir dünyada ilerlerken izleyiciyi de gerilim dolu bir yolculuğa çıkıyor. Film, suç, kıskançlık, ihanet ve kimlik değiştirme gibi temaların etrafında dolaşırken; suçun insan psikolojisi üzerindeki etkilerini ve bir kişinin ne kadar ileri gidebileceğini sorgulayan etkileyici bir karakter çalışması da sunuyor.
60’lar ve 70’lerin seks sembollerinden Alain Delon, filmde henüz 25 yaşında ve Ripley performansıyla kariyerinin ilk büyük çıkışını yakaladı. Edebiyat tarihinin en rahatsız edici karakterlerinden birine getirdiği derinlik, sonrasında Ripley’i canlandıracak Dennis Hopper, John Malkovich ve Matt Damon gibi aktörlere de ilhâm oldu.
Dönemin popüler Fransız şarkıcılarından Marie Laforêt, sinema kariyerini başlatan filmde Marge Duval’ı canlandırıyor. 1960’lı yıllarda şöhretinin zirvesinde olan ve özellikle “Ivan, Boris et moi”, “Mon amour, mon ami”, “Manchester et Liverpool” gibi şarkılarıyla da hatırlanan Laforêt, filmin elde ettiği başarıyla sinema kariyerini 90’ların sonuna dek sürdürdü.
1962’de Mystery Writers of America tarafından En İyi Yabancı Film Senaryosu dalında Edgar Ödülü kazanan film, eleştirmenler tarafından da övgüyle karşılandı. Roger Ebert, üç yıldız verdiği “Kızgın Güneş” için, “Patricia Highsmith’in romanının gerilimini ustalıkla yansıtan büyüleyici bir film yapmış” yorumunda bulunurken; Peter Travers de, “Hem görsel hem de anlatısal olarak şaşırtıcı. Gerilimi sürekli artırırken, güzel İtalyan sahneleriyle de büyülüyor” demişti. James Berardinelli, Tüm Zamanların En İyi 100 Filmi listesine dahil ettiği filme dört yıldız vermiş ve “uzman kamera çalışması ve keskin yönetimi” için René Clément’i övmüştü.
Eleştirmenlerin ortaklaştığı bir diğer nokta Alain Delon’un genç yaşında gösterdiği ustalıklı performanstı. Newsweek’ten David Ansen, Delon’u “karizmatik ve rahatsız edici” sözleriyle nitelerken, The New York Times’tan Vincent Canby de aktöre “çarpıcı ve manyetik” ifadelerini uygun bulmuştu.
Filmin Henri Decaë’nin elinden çıkma görüntüleri ise ayrıca muazzamdır. Güneşli ve ‘dolce vita’ İtalya sahneleriyle başlayıp, klostrofobik ve gerilim dolu anlara evrilen görüntü yönetimi, romanın atmosferini başarıyla perdeye taşır. Kullanılan renkler, ışıklandırma ve gölgeler, sahnelerin duygusal ve gerilim dolu hislerini etkili bir şekilde vurgular. Bütün bunlara César ödüllü Françoise Javet imzalı zekice kurgusu da eklenince “Kızgın Güneş”, gerilim türünün sarsılmaz klasiklerinden birine dönüşüyor.
https://www.youtube.com/watch?v=7I6sE_fwNnM
“Kızgın Güneş”i unutulmaz kılan bir diğer unsur da, Nino Rota’nın duygusal tonu artıran müzikleridir hiç kuşkusuz. Fellini filmlerinde olduğu kadar sıklıkla duymasak da Rota’nın sessizce, fark edilmeden dahil olan müziği filmin ürkütücülüğünü artırır.
Ripley, Delon’dan sonra dört farklı aktör tarafından daha canlandırıldı. Üçüncü roman “Ripley’nin Oyunu” (Ripley’s Game), Wim Wenders’ın neo-noir yorumuyla 1977’de “Amerikalı Arkadaş” (The American Friend) adıyla uyarlanırken, 2022’de Liliana Cavani’nin “Ripley’in Cinayetleri” (Ripley’s Game, 2022) filmine kaynak olur. Ripley’i ilkinde Dennis Hopper, 2022’de de John Malkovich oynar.
1999 yılında İngiliz yönetmen Anthony Minghella’nın ilk romandan uyarlanan ve “Kızgın Güneş” ile karşılaştırılan filmi “Yetenekli Bay Ripley”de (The Talented Mr. Ripley), Ripley’i Matt Damon, Dickie’yi Jude Law, Marge rolünü de Gwyneth Paltrow canlandırır.
İkinci romana dayanan ve Barry Pepper’ın Ripley’i oynadığı 2005 yapımı “Ripley Yeraltında” (Ripley Under Ground), şimdilik sinemanın son Ripley uyarlamasıdır.
Sinema eleştirmeni Nandini Ramnath, scroll.in için yazdığı yazıda, Ripley aktörlerini karşılaştırır ve “Damon ve Hopper, Tom Ripley’in acımasızlığını ve hırsını yansıtmada başarılı olsa da, Delon, onun büyüleyiciliğini zahmetsizce yakalıyor” diye yazmıştır.
Patricia Highsmith’e gelince… Onun filmin hakkındaki düşünceleri karışıktı. Alain Delon’u Tom Ripley rolünde “mükemmel” olarak değerlendiren yazar, filmi genel olarak “göz için çok güzel ve zihin için ilginç” olarak tanımlamıştı.
Film, 2012 yılında StudioCanal’ın Immagine Ritrovata laboratuvarına verdiği fonla restore edildi ve restore kopyası ilk kez 2013 Cannes Film Festivali’nde Onur Konuğu olan Alain Delon’un kariyerine saygı amacıyla gösterildi.
Bugün bile sıkı bir hayran kitlesine sahip film, Akira Kurosawa, Billy Wilder, Roman Polanski, Martin Scorsese gibi yönetmenlerin favori filmler listesinde yer alıyor. Polanski, 1962’de çektiği ilk uzun filmi “The Knife in the Water”da “Kızgın Güneş” ten etkilendiğini söylerken, Martin Scorsese de filmin restorasyonuna maddi destekte bulundu.
Ve finali, filmin hoş sürprizi, Romy Schneider‘in kısacık da olsa göründüğü sahneyle yapalım.
7 Ağustos Pazar akşamı Bir Yaz Gecesi Festivali’nde restore kopyasıyla izleyebileceğiniz “Kızgın Güneş” için detaylar ve biletler buradaki linkte.