Adı, Ön Asya’nın ilk medeniyetlerinden Sümerlerden esinlenerek, Mustafa Kemal Atatürk tarafından verilen Sümerbank, 90 yaşında. Bugün Beykoz Kundura’nın çatısı altında kurulan Kundura Hafıza tarafından arşivi tutulan ve korunan Sümerbank’ın tarihini Nurtaç Buluç* anlatıyor.
“…Tam bağımsızlık için şu kural vardır: Milli egemenlik, mali egemenlikle desteklenmelidir. Bizleri bu hedefe götürecek tek kuvvet ekonomidir. Siyasi ve askeri muzafferiyetler ne kadar büyük olursa olsun, iktisadî zaferlerle taçlandırılmadıkça payidar olamaz.”
Mustafa Kemal Atatürk (İzmir İktisat Kongresi, 17 Şubat 1923)
Cumhuriyet’in 10. yılında sanayileşme hareketinin Devlet Sanayi Programları tarafından yürütülme planları ile Birinci Beş Yıllık Sanayileşme Planı hazırlandı. “Bütün varlığı ile Devlete ait olan, bankacılık, sanayi tesislerinin kurulması ve işletilmesi faaliyetlerini, karma ekonomi düzeni içinde en yüksek verimliliği ve karlılığı sağlayacak şekilde yürütmek suretiyle, milletin toplu çıkarlarına yararlı olmak amacı ile** 11 Temmuz 1933 tarihinde Sümerbank kuruldu. Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Kamu İktisadi Teşekkülü olma özelliği taşıyan Sümerbank’ın ismi de bizzat Mustafa Kemal Atatürk tarafından, arkeolojik çalışmalar sonucunda Ön Asya’nın ilk medeniyetlerinden olan, Türklerle dil ve ırk birliği tespit edilen Sümerlerden esinlenilerek verildi. Sümerbank, Erken Cumhuriyet Dönemindeki sanayi planlarını ve sosyal fabrika modelini hayata geçirecek ana kuruluş olacaktır.
Cumhuriyet’in erken yıllarında milli ekonomiyi inşa etmek, sermayeyi ve ham maddeyi sağlamak devletin ekonomide kurucu, koruyucu ve teşvik edici politika hedeflerindendi. Bu bağlamda sanayileşme; kalkınmanın en önemli aşamalarından biri olarak ele alındı. Bundan önce 1927’de çıkarılan Teşvik-i Sanayi Kanunu ile sanayide özel yatırımcılara teşvik edici haklar tanınırken, 1929 Dünya Ekonomik Buhranı’nın olumsuz etkileri nedeniyle istenilen sonuçlar alınamadı, tüm bu koşullar altında ekonomide devletçilik ilkesi benimsenerek milli ihtiyaçlar çerçevesinde bir fabrikalaşma modeline geçildi. Osmanlı Dönemi’nde kurulan; Beykoz Deri ve Kundura Fabrikası, Feshane Mensucat Fabrikası, Bakırköy Bez Fabrikası ve Hereke Halı ve Yünlü Dokuma Fabrikası Cumhuriyet ile birlikte Sümerbank’a devredilen işletmeler oldu. Osmanlı’dan kalan birkaç sanayi mirası yeni kurulan bir ülkenin kalkınmasını gerçekleştirecek yapıya sahip değildi, bu fabrikalar dışında Sümerbank tarafından Birinci Beş Yıllık Sanayi Planı kapsamında (1934-1939) Kayseri Bez Fabrikası, İzmit Kağıt Fabrikası, Ereğli Bez Fabrikası, Nazilli Bez Fabrikası, Gemlik Suni İpek Fabrikası, Bursa Merinos Fabrikası ve Karabük Demir Çelik Fabrikası kuruldu. Zaman içerisinde farklı şehirlerde pamuklu, yünlü, ipekli dokuma kumaş, halı, deri, seramik, porselen, tuğla, demir, çelik, çimento, kendir, selüloz, ayçiçek yağı, soyaya kadar birçok ürünü imal eden fabrikalar açılarak zengileşti.
Bu yeni “Sümerbank Sistemi”, sadece ekonomik anlamda bir sanayileşme modelinden öte sosyo-kültürel amaçlı, Cumhuriyet’in ihtiyaç duyduğu “modern yaşamı/insanı” üretmeyi amaçlayan bir çağdaşlaşma modelini de karşıladı. Yalnızca üretim alanında değil, aynı zamanda yeni kurulan Cumhuriyet kültürünü ve temel kavramlarını, fabrikalarını kurduğu bölgede yerleşmesini ve benimsenmesini sağladı. Türk modernleşmesi, ulus devletinin inşası ve yeni ulusal kimliğin oluşturulması temelinde şekillenirken Sümerbank, üretim yapan klasik sanayi kuruluşu olmasının ötesinde bu yeni ulus inşasının özünü de oluşturdu. Adını “Sümerler”den alan Sümerbank, yerel kültürün temel kaynağı olan “geleneksel”i de kendi tasarımlarına katarak modern kimliğine aktardı ve korudu.
Sümerbank, sanayileşirken yalnızca ekonomik kalkınmayı değil, sosyo-kültürel gelişmeyi amaçlayan “insan merkezli” bir model benimsedi. Bir çağdaşlaşma/aydınlanma sistemi ile nitelikli modern halkı yaratan bu yeni fabrikalaşma modeli ile çalışanlarına kreşten hastaneye, sinemadan festivallere, lojmanlardan okula kadar her türlü ihtiyacı karşılayan ortak mekanlara yer vererek bir sosyo-kültürel işletme yapısına sahipti. Fabrikalarda çalışan işçilere yönelik verilen eğitim kursları, yurtdışı ve yurtiçi eğitim gezileri, akşam kursları; işçilerin barınma ihtiyacı için lojman, bekarlar koğuşu; Fabrika birimlerinin kendi içlerinde kurduğu voleybol, basketbol ve futbol takımları ve sinema, tiyatro gibi kültürel etkinlikleri ile Sümerbank fabrikaları “Bir Fabrikaya Sığdırılan Dünya”yı*** temsil ediyordu. Beykoz Deri ve Kundura Fabrikası’nda her yıl Ağustos ayında fabrika işçilerinin çocuklarına toplu sünnet törenleri ve Dünya Çocuk Günü Haftası gibi etkinlikler kutlanırdı. Farklı sosyalleşme pratikleri sunan Sümerbank fabrikaları, sağladığı mekansal bağlam ile toplumsal pratiklerin gelişmesine katkı sağlayıp, sosyal devleti temsil etmiştir.
1929’da “milli tasarruf” sloganı ile yerli malı kullanımını teşvik etmek ve tasarruf bilincini oluşturmak için Milli İktisat ve Tasarruf Cemiyeti kuruldu. Cemiyetin faaliyetleri doğrultusunda, Yerli Malı ve Tasarruf Haftası ve konferanslar düzenlenerek yurtiçi ve yurtdışında sergi çalışmaları ile yerli malları tanıtılarak yaygınlaştırılmaya çalışıldı. Sümerbank’ın kuruluşu sonrası bu misyonu kendi fabrikaları ile üretim alanlarında devam ettirerek 1930-40’larda slogan şeklindeki afiş ve reklamlarla halka bu kampanyayı duyurdu. Cumhuriyet ile birlikte oluşturulması hedeflenen yeni ulus kimliği, üretimde milli ve yerli; teknik ve tasarımda uluslararası bir model izleyerek ekonomi ve kültür alanında eş zamanlı olarak gerçektirilmiştir.
*Nurtaç Buluç: Kundura Hafıza Arşiv ve Araştırma Sorumlusu
**Kamil Oba, “Sümerbank’ın Kuruluşu ve 32 Yıllık Çalışmaları”, Sümerbank Dergisi, 49/52 (1965): 161.
***Kundura Hafıza Arşiv ve Araştırma tarafından 2021 yılında ziyarete açılan “Kundura’nın Hafızası: Bir Fabrikaya Sığan Dünya” adlı sergisi Beykoz Deri ve Kundura Fabrikası’nın hafızasından izleri bir araya getirmektedir.