Feminist sinemanın auteur yönetmenlerinden Chantal Akerman imzalı Pina Bausch belgeseli Bir Gün Pina Dedi ki… (One Day Pina Asked…), bu hafta sonu Kundura Sinema’da gösteriliyor. 29 Nisan Dünya Dans Günü’ne özel hazırlanan ve 2009 yılında kaybettiğimiz efsanevi dansçı ve koreograf Pina Bausch’a selam gönderen “Dans Aşkına: Pina Bausch” adlı program kapsamında gösterilecek 1983 yapımı film, restore kopyasıyla seyirciyle buluşacak.
Dans ya da koreografi üzerine yapılmış başka hiçbir filme benzemeyen bu belgesel, 20. yüzyılın en dikkat çekici kadın sanatçılarından ikisini buluşturuyor ve Pina Bausch’u ve onun Tanztheater Wuppertal adlı kumpanyasının çalışmalarını Chantal Akerman’ın gözünden anlatıyor.
Akerman, “Pina’nın performanslarından birini ilk kez izlediğimde, tam olarak tanımlayamadığım bir duyguya kapıldım” diyor ve filmin hareket noktasını tam da bu tanımlanamazlıktan kuruyor. Bir Gün Pina Dedi Ki…, Bausch’un dünyasının derinliklerine yolculuk ederek bu duyguyu tarifleme girişimine dönüşüyor.
Akerman, beş haftalık bir Avrupa turnesi boyunca kumpanyanın provalarını ve performanslarını kaydederken, Pina’nın sarsılmaz aşk arayışındaki yaratım dünyasında büyüleyici bir yolculuğa çıkarıyor.
Dansçıları sahne arkasında ve soyunma odalarında giyinirken, makyaj yaparken ve şarkı söylerken gözlemleyen Akerman, Bausch’un sadece yetenekleri için değil, aynı zamanda somut olmayan bazı kişisel nitelikleri için de seçtiği dansçılarla Bausch hakkında konuşuyor. Turne boyunca peşlerinden ayrılmayan kamera, dansçılarının gelişimini ve Bausch’un performanslarında sıklıkla inşa ettiği otobiyografik ayrıntıları kendi hikâyelerinde nasıl keşfettiklerini yakalıyor.
Çarpıcı dansları ve ayrıntılı sahnelemeleriyle kişisel hafızayı ve insan ilişkilerini keşfe çıkmış sanatçıyı, dansçılarının gözünden tanımaya çalışan Akerman, uzun çekimler ve titiz kompozisyonlar kullanarak, Bausch’un performanslarında sıklıkla inşa ettiği otobiyografik ayrıntıları da kalpten görüyor.
Film ayrıca, “Komm Tanz Mit Mir” (Come Dance with Me, 1977), “Nelken” (Carnations, 1982), “Walzer” (1982) ve “1980” (1980) gibi kült Bausch performanslarına da yer veriyor.
The New Yorker’dan Richard Brody, filmi Wim Wenders’in 2011 yapımı filmi “Pina 3D” (Pina) ile karşılaştırıyor ve şu sözlerle övüyor: “Akerman’ın filmi mütevazı derecede cüretkâr bir merak, keşif ve ilhâm işi. Cüretkar kompozisyonları, kararlı kurgusu ve bir ip gibi titreyen zaman anlayışıyla -ve katı sadeliğiyle- ‘3-D Pina’nın yapamadığını, yaratılış anının anlık coşkusunu veriyor.”
Chicago Reader’dan Ben Sachs ise şunları söylüyor: “Şaşırtıcı! ‘One Day Pina Asked…’ ile Akerman, şehvetin ve duygusal dolaysızlığın yeni seviyelerine ulaşıyor. Uzun çekimler ve titiz kompozisyonlar kullanarak, bizi dansçıların vücutlarının nasıl göründüğünü düşünmeye teşvik ediyor. Bausch’un fikirlerini ete kemiğe dönüştürüyor.”
Bir Gün Pina Dedi ki…”yi 29 ve 30 Nisan tarihlerinde Kundura Sinema’da izleyebilirsiniz. Detaylı bilgi ve biletler için buradaki linke tıklayınız.
Koreografisiyle modern dansta devrim yaratan Pina Bausch, Beykoz Kundura’nın bu yılki Dünya Dans Günü kutlamalarının odağında. 29 ve 30 Nisan tarihlerinde Kundura Sinema’da gerçekleşecek “Dans Aşkına: Pina Bausch” adlı program kapsamında gösterilecek “Dancing Pina / Dans Eden Pina” adlı belgesel, efsanevi dansçının sanatını ve bugün onun çalışmalarını yorumlayan insanları kutluyor.
Yönetmen Florian Heinzen-Ziob‘un yönettiği 2022 yapımı film, Bausch’un mirasından geriye ne kaldığının sorusu peşinde, modern dans dünyasına ve ötesine görsel olarak yoğun ve duygusal bir bakış sunuyor.
Dünyanın dört bir yanından genç dansçıların Pina’nın benzersiz koreografik stilini nasıl yeniden keşfettiğini anlatan film, Avrupa ve Afrika’daki iki dans projesini takip ediyor: Almanya, Dresden’deki saygıdeğer Semperoper ve Senegal’in Dakar şehrinin yakınlarındaki bir balıkçı köyündeki École des Sables. Genç dansçılara Pina Bausch’un Tanztheater kumpanyasının eski üyeleri rehberlik ediyor. Ancak Pina öylece kopyalanabilecek biri değil.
Dansçılar, Pina’nın koreografilerini bedenleriyle ve kendi hikâyeleriyle yeniden yaşamak zorunda. Dansçı olamayacak kadar uzun olduğu varsayılan Güney Koreli Sanguen Lee gibi. Veya Nijerya’dan Gloria Ugwarelojo Biachi, eşitlik mücadelesini temsiliyetinde dansı kullanan… Ya da homofobik önyargıların üstesinden gelmek zorunda kalan ABD’li Julian Amir Lacey gibi…
Film, büyüleyici bir metamorfoz yaratıyor: Sokak dansı, klasik bale ve geleneksel ve çağdaş Afrika dans formlarının icracıları Pina’nın işlerini dönüştürürken, Pina’nın koreografileri de dansçıları dönüştürüyor.
Dansçılar ve koreograflarla yapılan röportajlar, orijinal prodüksiyonlardan klipler ve modern bir görünüm, Pina Bausch’u ve dehasını hayata döndürüyor. Ve film boyunca ruhu dansçıların üzerinde geziniyor ve soruyor: Öleceğinizi bilseydiniz nasıl dans ederdiniz?
Sahnede ve özellikle, Senegal kıyısındaki Toubab Dialaw kasabasındaki muhteşem görüntüleriyle desteklenen film, dansçıların hayatlarına ve hareketin ifade gücüne dair büyüleyici içgörüler içeren bir yolculuğa çıkarıyor.
Dans Eden Pina’yı, “Dans Aşkına: Pina Bausch” programı kapsamında 29 ve 30 Nisan 2023 tarihlerinde Kundura Sinema’da izleyebilirsiniz.