
Beykoz Kundura, özellikle Cumhuriyet tarihinde sanayileşmenin ve yerli üretimin en önemli simgesine dönüşmüş Sümerbank Deri ve Kundura Sanayi Müessesesi’nin hatırasından ilham alarak tasarladığı yeni kimliğinde Sümerbank Müessesesi’nin yarattığı toplumsal değerlere sahip çıkarak yaratıcı endüstriye hizmet veriyor, yeniden işlevsellik kazandırmaya ve üretmeye devam ediyor.

Sanat ve arşivin buluştuğu, yeni düşünme ve karşılaşma alanları yaratmayı amaçlayan sanatçı programı Vardiya’nın ilki gerçekleştirilir. Aynı yıl, KunduraLab’in yeni programı Kundura DocLab çalışmalarına başlar.

Kundura Hafıza Kültürel Mirası Koruma Derneği kurulur ve ilk çalışması olan Kundura’nın Hafızası: Bir Fabrikaya Sığan Dünya sergisi haziran ayında açılır.

Tiyatro, konser ve performans salonu olarak tasarlanan Kundura Sahne kapılarını açar.

Fabrika döneminde hem çalışanların hem de Beykoz halkının katılımıyla gerçekleştirilen film gösterimlerinden ilhamla, Kazan Dairesi’nin bir bölümü bir sinema salonuna dönüştürülür. Kundura Sinema, 2018’in kasım ayından bu yana düzenli aralıklarla yenilenen küratöryal film seçkilerine ev sahipliği yapıyor.

Beykoz Kundura’nın ilk açıkhava film etkinliği olan Restore Film Günleri düzenlenir.
Kundura Hafıza’nın sözlü tarih çalışmaları başlar. Çalışma kapsamında Beykoz Kundura’nın kapıları bir kez daha eski fabrika çalışanlarına açılır. Fabrika emektarlarıyla başlayan sözlü tarih çalışması günümüzde Kundura Hafıza Arşiv ve Araştırma Merkezi adlı araştırma merkezinin kuruluşuyla devam eder.

Beykoz Kundura’da düzenlenen ilk uluslararası etkinlik YouTube Türkiye’nin lansmanı olur.

Beykoz Kundura’da sokak dekoru kurulan ilk televizyon dizisi Öyle Bir Geçer Zaman ki olur.

Beykoz Deri ve Kundura Fabrikası, Sümerbank’ın özelleştirilmesi kapsamında Ali Rıza Yıldırım'ın idaresindeki Yıldırım Holding bünyesine katıldı. Fabrika'nın bugünkü yönetim ve himayesini üstlenen ARY Holding'in kurucusu olan Ali Rıza Yıldırım'ın idaresinde, iki asır boyunca sanayiye hizmet eden Fabrika yapısı, bu yapının sahip olduğu kültürel değerin verdiği sorumluluk ve bilinçle yeniden işlevlendirilerek, 2005 yılı itibarıyla yaratıcı endüstriye hizmet vermeye devam ediyor

1980’li yıllarda fabrika zarar etmeye başlar. 1987’de Sümerbank’ın özelleştirilmesi kararıyla banka, Kamu Ortaklığı İdaresi’ne devredilir. 1993 yılında Çevre Bakanlığı fabrikanın çevreyi ve Boğaz’ı kirlettiği gerekçesiyle deri bölümünün kapatılması talimatını verir. 1999 yılında ise Bakanlar Kurulu kararıyla fabrikanın üretimine son verilir.

Fabrikanın yıllık üretim kapasitesi 2,5 milyon çifte yükselir.

Eski Hamidiye Kâğıt Fabrikası’nın yapıları farklı yıllarda lastik işletmesi, suni deri fabrikası, ambar, işçi lojmanları, yemekhane, kreş ve sinema olarak kullanılır.
Fabrikanın verimliliğini artırmak ve üretim tesislerini modernleştirmek amacıyla Çekoslavakya’dan getirilen bir grup mimar ve mühendis, günümüzde de ayakta duran Yeni Kundura Fabrikası’nın inşasına başlarlar. 1964 yılında Bat’a Ayakkabı Fabrikası’ndan gelen Çek mühendisler vasıtasıyla fabrikada bant sisteminde üretim modeli kurulur.

43 milyon liralık yatırımla fabrikanın üretim kapasitesi artırılarak yıllık 1 milyon 863 bin çift kunduraya çıkarılır. Bu yıllarda fabrika 178 memur ve 2317 işçi çalışmaktadır.
1940’lı yıllardan itibaren dünyanın farklı bölgelerindeki ayakkabı fabrikalarında gözlemler yapmak üzere memur ve mühendis gönderen Sümerbank Beykoz Deri ve Kundura Fabrikası 1947’de Çekoslavakya’daki Bat’a Ayakkabı Fabrikası’na mühendislerini gönderir ve fabrikanın tarihinde önemli bir yere sahip olacak işbirliklerinin temeli atılır.

Sümerbank Beykoz Deri ve Kundura Fabrikası çalışanları sendikalaşma sürecine girer. Sendika sayesinde fabrika çalışanları birçok yan hakka sahip oldukları gibi çalışanların sosyal hayatlarını, kültürel ve sanatsal gelişmelerini desteklemek amacıyla çeşitli eğitimler, sinema salonu, spor faaliyetleri, geleneksel hale gelen kutlama ve şenlikler de hem fabrikanın, hem de tüm Beykoz halkının günlük hayatına dahil olur.

Devlet eliyle Türkiye’deki tüm memur ve askerlere Beykoz Kundura’nın ürünleri dağıtılmaya başlar.

Mustafa Kemal Atatürk’ün girişimleriyle milli sanayiyi ve yerel üretimi desteklemek amacıyla Sümerbank kurulunca, Beykoz Fabrikası da Sümerbank’a bağlanır ve “Sümerbank Beykoz Deri ve Kundura Sanayii Müessesesi” adını alır.

Beykoz Fabrikası, ordunun uhdesinden alınarak Milli İktisat Bankası’na devredilir.

Cumhuriyetin ilanıyla birlikte Beykoz Fabrikası 29 Ekim’de Askeri Fabrikalar Umum Müdürlüğü’ne bağlanır.

Birinci Dünya Savaşı’nın ilk yılında efsanevi müdürlerden Binbaşı Sabit (Tapan) Bey yönetimin başına getirilir. Mustafa Kemal Atatürk ile aynı tarihlerde Mekteb-i Harbiye’de öğrenci olan Sabit Bey, savaş döneminde askerin ihtiyaç duyduğu kundura ve deri malzemelerin üretimine öncelik verdiği gibi, İstanbul’un işgal altında olduğu Milli Mücadele yıllarında da üretimi devam ettirmeye çalışarak Beykoz’dan Anadolu’ya mühimmat göndermeyi başarır.

Sadrazam Mahmud Şevket Paşa’nın girişimleriyle fabrikanın üretim gücü artırılır. Avrupa’dan yeni buhar kazanları ve dizel motorları getirilerek günlük üretim 2000 çift kunduraya çıkarılır. Fabrika tarihinde ilk kez askerlerin yanı sıra halk için de kundura üretmeye başladı.
Sultan II. Abdülhamid’in emri üzerine fabrika sahası içinde Şişli’deki Osmanbey semtine de adını veren Mabeyinci Osman Zeki Bey tarafından, İngiliz ortaklığıyla Hamidiye Kâğıt Fabrikası’nın inşasına başlanır. 1912 yılına kadar faaliyetlerine devam eden kâğıt fabrikasının yapısı da günümüzde de ayakta duruyor.

Beykoz’da üretilen ayakkabı ve çizmeler Viyana’da düzenlenen Uluslararası Dünya Fuarı’nda altın madalyaya layık görülür.

Fabrikadaki üretim modernleştirilerek günlük üretim 300 çift kunduraya çıkarılır.

Paris’te düzenlenen Uluslararası Dünya Fuarı’nda (Exposition Universelle) Osmanlı sanayi ürünleri arasında Beykoz’da üretilen deri askeri malzemeler, ayakkabı ve çizmeler de sergilenir.

Sultan Abdülmecid döneminde fabrikanın genişletilmesi ve modernleştirilmesi çalışmaları başlar. Yetmiş yeni deri kuyusu açılır, 2 taş değirmeni kurulur ve 2 buhar kazanı getirtilerek Beykoz’daki fabrikada da Avrupa’daki örnekleri gibi buharlı makinelerle üretim başlar.

II. Mahmud Yeniçeri Ordusu’nu lağvettikten sonra Beykoz’daki fabrikaya yeni bölümler inşa ettirir. Daha önce sadece askeri teçhizat üreten fabrika, yeni kurulan Asakir-i Mansure adlı modern ordu için ayakkabı ve çizme de üretmeye başlar.

Beykoz Deresi’nin yanında, Hamza Efendi adlı bir kimseye ait olan debbağhane II. Mahmud’un emriyle satın alınır. Dabakhane-i Klevehane-i Amire adını alan tesis palaska ve koşum takımı gibi ordunun ihtiyaç duyduğu deri malzemeler üretmeye başlar. Böylelikle Beykoz’da iki yüzyıla yakın bir süre devam edecek olan deri üretim serüveni başlar.