Bitkisel Varoluş, çok sesli, dallanan, çoğalan, tekrar eden, bölünebilen ve hareketsiz bir monolog. Oyunun başkahramanı bir kadın ama o bir birey değil; bir kalabalık, bir sürü. Bu bir hayvan oyunu değil, bir bitki oyunu.
Michael Marder’ın bitki felsefesi ve Stefano Mancuso’nun bitki nörobilimi üzerine yaptığı devrim niteliğindeki araştırmalara dayanan bu oyun, bitkisel zeka, bitkisel ruh ve bitkilerin iletişimi gibi kavramların yaratıcı pratiğimizi nasıl dönüştürebileceğini araştırıyor.
Eğer bitkilerin farklı düşünme, hissetme, iletişim kurma ve bilinç biçimlerine sahip olduğunu kabul edersek, belki de insan olarak düşünme, hissetme ve farkında olma biçimlerimizi de yeniden sorgulamamız gerekir. Michael Marder’ın sözleriyle,
“Bitkilerde geçerli bir ‘öteki’ olduğunu kabul etmek, içimizdeki bitkisel ötekiyi de tanımaya başlamaktır.”
Bitkisel Varoluş, insanlar ile bitkiler arasında mümkün olmayan bir diyaloğun etrafında döner durur. Belki de doğayla kurduğumuz bu başarısız diyalog, en derindeki monologlarımızdan biridir.
Beykoz Kundura’da Manuela Infante Üçlemesi Tamamlanıyor!
Manuela Infante’nin insan-merkezli düşünceyi sorgulayan üçlemesinin ilk bölümü olan “Bitkisel Varoluş”, iki yıl aradan sonra Beykoz Kundura’da seyirciyle buluşuyor.
2022 yılında “Taşa Nasıl Dönülür?“ü sahnelediğimizde, Infante’nin tiyatro dili İstanbul’da büyük yankı uyandırmıştı. Şimdi, bu üçlemenin üçüncü ve son parçası olan “Vampir”in uluslararası ortak yapımcıları arasında yer alırken, üçlemenin başlangıç noktası olan “Bitkisel Varoluş”u da seyircimizle buluşturmanın heyecanını yaşıyoruz.
Bu oyunla, insan ve insan olmayan varlıklarla kurduğumuz ilişkileri, düşünme biçimlerimizi ve doğayı algılama şeklimizi sorgulamaya bir kez daha davet ediyoruz.
9 Mayıs, Cuma – Bitkisel Varoluş
⏰ 21:00 (80 dakika)
10 Mayıs, Cumartesi – Bitkisel Varoluş
⏰ 17:00 (80 dakika) | Gösterim sonrası Soru-Cevap (Q&A)
Vampyr, doğa ile kültür arasındaki keskin ayrımı reddeden, biçim değiştirmeye direnen inatçı varlıkların anlatıldığı bir sahte belgesel (mockumentary). Yarı ölü, yarı hayvan, yarı insan, yarı toprak, yarı canlı bu belirsiz varlıklar, Şili’de düzenleme olmadan inşa edilen rüzgâr türbini tarlalarında dolaşıyor—bazen yönünü kaybetmiş birer yarasa, bazen de gece vardiyasında tükenmiş işçiler olarak.
Tükenmişlik ve enerji, çalışma ve dinlenme üzerine delirium içinde bir kara mizah sunan Vampyr, yaşadığımız topraklardaki insan olmayan varlıklarla ilişkilerimizi ve geleceğe dair enerji politikalarımızı sorguluyor.
2022’de sahnelediğimiz ve büyük yankı uyandıran “Taşa Nasıl Dönülür?” sonrası, Manuela Infante iki yıl aradan sonra Beykoz Kundura’nın uluslararası ortak yapımcısı olduğu “Vampyr” ile İstanbul’da!
3 Mayıs, Cumartesi – Vampyr
⏰ 21:00 (90 dakika)
4 Mayıs, Pazar – Vampyr
⏰ 17:00 (90 dakika) | Gösterim sonrası Soru-Cevap (Q&A)
Beykoz Kundura, özellikle Cumhuriyet tarihinde sanayileşmenin ve yerli üretimin en önemli simgesine dönüşmüş Sümerbank Deri ve Kundura Sanayi Müessesesi’nin hatırasından ilham alarak tasarladığı yeni kimliğinde Sümerbank Müessesesi’nin yarattığı toplumsal değerlere sahip çıkarak yaratıcı endüstriye hizmet veriyor, yeniden işlevsellik kazandırmaya ve üretmeye devam ediyor. “Yerli malı yurdun malı, herkes onu kullanmalı” şiarıyla yetişen nesiller olarak bizler bugün kültür sanat alanına ev sahipliği yaptığımız mekânlarda, Beykoz Kundura’da Türkiye’nin üretim kültürüne dair “hafıza”mızı kültür sanat perspektifinden tazeliyoruz.
Bu haftaya özel geçtiğimiz yıllarda, yerelin yaratıcı alandaki pratiklerine odaklı çeşitli temalarda paneller ve programlar tasarlamıştık. Yerli caz müziğinden yerli çağdaş dansa uzanan ve gün boyunca devam eden etkinliklerin ardından bu yıl daha kapsamlı ve katılımcıları etkinleştiren içeriklerle buluşuyoruz.
Beykoz Kundura yerli kaynaklarımızı hatırlamaya, özümsemeye davet etmeye devam ediyor. 12–15 Aralık 2024 tarihlerinde gerçekleşecek program; Beykoz Kundura yapımlarını bir kez daha izleyiciyle buluşturuyor. Yerli müzik programıyla beraber, tüm haftasonu boyunca üretim odaklı tasarlanan programda, farklı alanlardan atölye programlarına katılarak yaratıcı üretim becerilerimizi geliştirmemize destek sağlıyor. Yaratıcı yazarlıktan deri ve kumaş atölyelerine, toplumsal hafızamızı güçlendiren aktivitelerden sürdürülebilir gastronomi kültürüne olan ilgimizi pekiştirmeye alan açıyor.
“Yerli malı yurdun malı, herkes onu kullanmalı” duygusunu hep beraber hatırlıyor, üretim kültürüne dair toplumsal hafızamızı tazelerken bugünün üretim anlayışına, ihtiyaçlarına yönelik beraber düşünüyor ve paylaşımda bulunuyoruz. Yerli üretimin kıymetini belki de en derinden kavradığımız zamanlardan geçerken Yerli Malı Haftası programımızın geleceğe umut vermesini diliyoruz.
Kundura Hafıza Arşiv ve Araştırma’da 26 Ekim 2024 Cumartesi günü gerçekleştireceğimiz “Hafıza Konuşmaları III” adlı panel serimizde, Endüstri Mirası ve Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Kağıt Endüstrisi başlıklı konuları iki farklı oturumda Dr. Gülsün Tanyeli, Dr. Mehmet Saner, Ekin Sarıca, Prof Dr. Burak Asıliskender, Dr.Hakan Koçak, Prof Dr. Nedret Kuran, Dr. Mehmet Sarıoğlu ve Salim Saraç ile konuşuyor olacağız.